Botticelli'nin Venüs’ün Doğuşu "The Birth of Venus" Tablosu Hikayesi
Blog

Botticelli'nin Venüs’ün Doğuşu "The Birth of Venus" Tablosu Hikayesi

The Birth of Venus

Rönesans dönemi resimleri denildiğinde ilk akla gelen eserlerden birisi Botticelli tarafından yapılan The Birth of Venus’dür. Eserin dinamik ve çarpıcı güzellik algısına sahip olması günümüzde de önemli ve popüler olmasını sağlıyor. Bu eseri daha yakından tanımak isterseniz nasıl ortaya çıktığına ve hangi anlamlara sahip olduğuna göz atmanız yararlı olacaktır.

The Birth of Venus’ün Doğuşu

The Birth of Venus’ün yapılışı 1486 yılına gidiyor ki bu dönem özellikle Rönesans dünyası için en etkili olan yıllara karşılık geliyor. Rönesans anlayışı Antik Yunan ve Roma kültürel mirasını sahiplenmek isteyen; bunun sonucunda da edebiyat ve resim başta olmak üzere sanat kollarında kendisini gösteren bir anlayışı içeriyor. Rönesans döneminde baskın olan düşünce eskinin şimdiki zamana belirli bir felsefe ekseninde yansıtılmasıydı. Botticelli de bu dönemin en önemli isimlerinden birisi olarak biliniyor.

Botticelli, güzellik sembolü olan Venüs ya da diğer adıyla Afrodit’i anlatırken aslında imkânsız olan aşkı, 1476’da vefat etmiş olan Simonette Vespucci’yi düşünüyordu. Mitolojik olarak bakıldığında Venüs’ün doğuşu oldukça ilginçtir. Kronos, bir gün babasına kızar ve babasının cinsel organını keserek denize atar. Bir süre sonra ise organın düştüğü yerde deniz köpürmeye başlar ve güzellik sembolü olan Venüs’ün doğuşunu mümkün kılar. Venüs tüm görüntüsü ile aşk ve güzellik sembolüdür.

Botticelli’nin Venüs tasvirine bakıldığında ise Venüs, yine tanrıların üflediği rüzgâr ile Kıbrıs adasına doğru yaklaşıyor. Rüzgârlar Venüs’ün kıyaya çıkmasını istiyor ve etrafa da çiçekler saçılıyor. Deniz kabuğu ise bu resimde kadın rahmini yani doğurganlığı; bereketi sembolize etmektedir. Venüs adeta bir inci gibi kusursuz, duru ve saf yapıdadır. Örtünmek için kullanmakta olduğu uzun saçları güzelliğinin çok daha fazla öne çıkmasında etkilidir. Mevsim tanrıçası olan Horae de karada Venüs’ü örtmek için beklemektedir.

Venüs’ün Doğuşu’nun anlamı mitolojik olarak öne çıksa da Botticelli’den de elbette izlenimler taşır. Venüs ilk bakışta fark edildiği gibi orantısız vücut hatlarına sahiptir. Omuzları ise yine resmin geneline göre orantısız görünüme sahiptir. Fakat bu oranlar Rönesans’ta henüz tam olarak oturmamış olan perspektif anlayışının sonucudur. Botticelli’ye göre aşkın saf ve duru olarak tasvir edilmesi çok daha önemli olduğundan resmin genel kompozisyonuna bakmak gerekir.

The Birth of Venus’de Gizli Semboller

Rönesans dünyası söz konusu olunca sanatçıların eserlerine birtakım “gizli” sayılacak semboller sakladığı da bilinen bir gerçek. Bu eser ressam tarafından çok gizli semboller yer almıyor ancak özellikle Pagan ile Hıristiyan düşüncesini bir araya getirme isteğinin izleri görülebiliyor. Venüs, aşk tanrıçasıdır ve doğuşu sayesinde dünyaya da güzellik gelmektedir. Hıristiyanlık ya da İsa peygamber, dünyaya gelişi ile aynı şekilde gerçek ve duru sevginin dünyaya gelmesini sağlamıştır. Bu güzelliği ise takdir edip görenler ise kutsal sayılacak amaçların peşinden gitmelidir. Dönem Floransa’sında yaygın olan bu görüş sayesinde esere dini bir anlam da yüklemek mümkün olmaktadır.

Dini amaç ile uyumlu olacak şekilde resmin genelinde ulvi bir altın rengin ışığı da hemen dikkat çeker. Söz konusu altın rengi ışık, sağ kenarda bulunan portakal ağacı ve bitkinin yapraklarında baskın bir şekilde görülür.

Venüs’ün Doğuşu Neden Önemli?

Sadece bir sanat eserini resmettikleri ile değil aynı zamanda anlatmak istedikleri de değerlendirmek gerekir. Bu bakımdan The Birth of Venus’ün anlamı sadece estetik güzellik değildir. Eserdeki Venüs, aşkın ve sevginin sembolüdür. Onun yaşama katılması her şeyin canlanmasını, hayat bulmasını ve erişilebilir olmasını sağlar. Venüs’ün resimde tüm çıplaklığı ile çizilmesine rağmen şehvet yerine huzur uyandırması da gerçek aşkın değerine özel bir vurgu yapar. Rönesans döneminde baskın olan insanı tanıma anlayışı, resmin genel yapısında görülür. İnsan yaşamın canlılığını ancak aşkın çerçevesinde değerlendirdiğinde bulabilir. Yaşama sevgi ile birlikte bereket, canlılık, verimlilik ve hareket gelebilir. Aksi halde her şey donmuş bir halde görülür.

Venüs’ün Doğuşu bu anlamları itibariyle çok uzun yıllar boyunca sadece sanat severler tarafından değil aynı zamanda yaşama estetik bir anlam katmak isteyenler tarafından da çok sevildi. Beğeni kazandığı için günümüzde The Birth of Venus Duvar Örtüsü gibi çeşitli ürünlerin üzerinde de bulunabiliyor. Bu sayede kendiniz ya da sevdiğiniz için anlamlı ve çok özel bir hediye olarak tercih ediliyor.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.